13 Temmuz 2012 Cuma

Hiiiiiiiıııııı HANİİİİİ? NERDEEEEE?

Heyyo millet!
Asabi kandayım şuan. Kızgın mızgın, asık suratlı hiç de sevimli olmayan bir moddayım. Haydi hayrılısı. Aksi halim de fena olur hani benim de neyse.
Ya bazı insanlar var... Hem ağızları bozuk hem ağız bozduruyorlar. Çok çok afedersinizi öküzün böğürmesi gibi küfrediyorlar. Ve bu laf arasında doslar arasında espri manasında küfür değil hani. Yersiz, kontrolsuz ağızdan çıkan şeyler. İnsan tükürür gibi öksürür gibi anormal küfrettikten sonra nasıl hatılamaz! "Ay ben o lafları mı ettim? Hiç hatırlamıyorum? Öyle yaptıysam sizden milyon ama milyon kez özür dilerim."
Laaa multiple(maltipli diye okuduğumu farz edin bunu) Ağzına geleni diz elaleme sonra yüzsüz gibi sevimli pofuduk hareketler, ardından da gevşek gevşek ben bunu mu dedim vah vah havaları.
Ha buna niye kızdım biri bana mı küfretti? Yoooo, bana dair bir şey yok. Bir tanıdık bunu başka birine yaptı. Ve içimdeki tüm saldırgan vahşi hayvani duyguları uyandırdı, yetmedi ben ki şiddete yüzde yüz karşı biriyim, içimden ağzına bi tane patlatasım geldi. Çünkü çok değer verdiğim birine bu tavrı yapmıştı.
-----------
Sakinleştim şimdi. Güzel hoş. Derin nefes. Uzun soluklar. Tv açık. Yazı bitsin de oyuna başlayayım isteği. Aceleci duygum. Romanım üstünde çalışmam gerektiğini bilmem. Ders çalışmam gerekmesi.
Nerden girdim bunlara bilmiyorum.
Cidden ama romanım üstünde çalışmam ve yaz tatili sonuna kadar bitirmem lazım. Böyle giderse de çok bitiririm, pöhhhh. A4 te tam sayfa olmak üzere 70-100 arası sayfa var elimde galiba kitap ebatlarında bunun iki katına çıkar sayfa sayısı ve ben daha 200 sf civarı yazmak zorundayım, artı 1,5 yıl oldu bile bu roman üstündeki çalışmam.
Böyle müziğimi açıyorum, güzel güzel yazıyorum, ilham gelmiş imişse.
Bitirince roman ne olacak derseniz. Kader nasip kısmet diyorum.
Aslında çok isterim gerçek bir kitap çıkarmayı. Ama blogcu yazar olarak değil. Zaten  burdaki yazdığım tarzla romanım arasında pek alaka yok.
----------
Yakın arkadaşlar arasında boğulmaya başladım. Hepsiyle görüşmeye çalışmak, hepsini aramak, aramalarına cevap vermek, seyahate kampa gitme tarihlerini hatırlayıp iyi yolculuklar dilemeyi, doğum günlerini akılda tutmak çok zor gelmeye başladı. Bir kere baş tacı dostum var onun yolculuğa çıkacağını unutup yola çıkmadan arayamadım, çünkü diğerlerine yetişmeye çalışıyordum.
Arkadaşın az olsun öz olsun lafını çok duyar oldum. Yakın dostlarıyla arası bozulup yine de sürüsüyle arkadaşı olan arkadaşlarım bu lafı ediyorlar.
Benim mantığıma uymaz bu. Yalnızlığı sevmeyen, insanlara genel anlamda özel ilgisi olan, onları incelemeyi sevip ilgi göstermeyi ve görmeyi seven, aynı zamanda da kalabalıktan hoşlanan biri olarak az öz arkadaş bana göre değil. Eskiden 3 ü geçmeyen yakın arkadaş sayım 6-7 yi geçti ya kontrol de elden çıktı.
Ama valla billa hepsini seviyorum. Süs olsun diye arkadaş olacak değilim ya.
Her insanın yeri ayrı bende. İyisi de kötüsü de benim için değerli, her tütrlü hatıraları benim bir parçam, hatırlamak istemediğimi bile aslında seviyorum.
-----------
Diyet olayı bana çok yaramadı. Kilo verdim vermesine, fazlalıklar eridi yüzüm bile küçüldü de... Aklım fikrim eskisinden fazla yemekte. Mesela insanına hayvanına yemekle ilgili htiaplarda bulunuyorum.
Kuşu severken "Yerim senin o küçük küçük gaganı. Aaaaa ısırdı hayvan! O kafanı ısırır tek lokmada ısırırım kuş beyinli kuş!" güzel bir kız gördüğümde TV de "Ahaa kzıın burna bak fındık gibi yerim o fındığı ben! Saçlar da çikolata gibi. Hoffff!" ya da yine TV de Sinan Çalışkanoğlu'nu Şanslı Masa da izliyorum ve bir şeyine kızıyorum "Eeee hayvan herif be, yerim ben bu hayvan herifin gülüşünü!" sevdiğimden kızyorum çok severim Sinan'ı aslında. Yani sevmem, sövmem, kızmam değişmiyor. Yerim her şeyi! :D
-----------
Bir de Slyvester Stallon a burdan aşkımı ilan ediyorum. Yaşı biraz geçti ama olsun. Bayaaaaaaaa.... yaşlı bana göre ama olsun. Oyunculuğunu yediğim karizma Rambom!.. Öyle alaycı bakış, kaşını kaldırış, dudak büküşü... Bu adamı geç sevdim ama esaslı sevdim leheeyeyeyeye. Neydi? Tango ve Cash bebek!!!
----------
Bir de tepkilerim biraz tuhaf geliyor bazen. Yukarıdaki leheeyeyeyeye nin bir anlamı yok ama doğal olarak çıkıyorlar ağzımdan fikrimden ya da. Mesela şu an Benzemez Kimse Sana yı izliyorum, ordaki şu sunucu murat adını bilmeyenler için tarih ediyorum, mankenlikten gelmiş yunan heykelleri gibi olan özenle biçilmiş herif ki o burun türk erkeğinin hangisinde var bilmiyorum, neyse işte murat ı izlerken verdiğim tepkiler Oheyyyy, wuuuuuuuu, mahahahaha... vb. Bunlar gülüş ve alay karışımı tepkiler tabii ciddi şeyler değil yani. Özümde normal bir insanım, tepkilerim sizi yanıltmasın.
Eskiden çok sevdiğim bir insanın lafı açıldığında sanki ordan bir yerden fırlayacakmış gibi "Hiiiiiiiıııııı HANİİİİİ? NERDEEEEE?" diye yerimde dönüp 360 derece kapsamında onu görmeye çalışıyordum. O günler de geçti neyse ki.
-----------
Özet geçecek olursam yukarıdaki saçmalıklarımla ilgili, şöyle olur:
Çenesi düşük birinin vasıfsız kafa patlatması tüm bunlar, yine de ben halimden mutluyummmmm ^.^

Dile getirmek istedim sadece: İNSANOĞLU neden İNSANKIZI değilsin :D :D :D

1 yorum:

  1. sinan çalışkanoğlunu ben de yerim! o değil de adamı tv de izlerken baskalarının da benimle aynı seyi hissettikleirni bilmek guzel. ben de "hayvan herif be, oyle edilir mi? ayıp ayıp. ay cok seker" seklinde adeta bi anane gibi seviyorum. sevimli yahu, hayat enerjisikatıyor bana... romanında basarılar. ben de 8 yıldır yazmaya calısıyorum valla tık ilerlemiyo...

    YanıtlaSil