5 Haziran 2012 Salı

Artık Siz Düşünün Nasıl Ballı İnsanım!

Baş ağrısıyla uyanmaya alışık değilimdir. Düzensiz uykuya da alışık değilim. Baş ağrımın kaynağı sabaha kadar uyumayıp bünyemin içine etmemdi. Ve yine de bundan vazgeçecek değilim. Yani kim başağrısı yüzünden keyfinden ödün verir ki?
Şu an bir oyun yüklemeye çalışıyorum. Dün tüm gün zaten oyun yüklemekle meşgul PC ye. Yüklediklerim arasında en çok çalışmasını istediğim çalışmadı ve bu benim için büyük bir kayıp doğrusu. Hayalini kurup duruyordum oyunun ve o  kadar beklediğim halde çalışıyor gözüktüğü halde çalışmadı. Kader diyeyim, ne diyim başka!!
Şimdi de külüstür denebilecek bir oyun, Simcity 4 ü yüklüyorum. Bir an dolma işlemi durdu diye korktum.
Böyle oyuna şehir kuruyorsun belediye başkanı oluyorsun, millet sana teşekkür ediyor hayran kalıyor ya da işleri batırıyorsun sonra halkın senin ağzına ediyor. Normalde bu kadar kaba konuşmam ama oyunlarda başıma gelen kötü şeylere hiç sabrım yok. Bir oyunu kaybettiğimde kızdığım, rakibime ölümüne gıcık olduğum kadar başka hiçbir yenilgi beni etkilemiyor.
Bu yüzden yakın arkadaşlarımla yarış türü oyunlar oynamam, onlar da bilir bunu. Eğer bir oyunu benle çok oynamak isterlerse "hadi söz yenilcem, gel yeter ki oynayalım." derler. Sonrası hayırlısı...
Bu arada hep şanssız olduğunu idda eden ve benim çok şanslı olduğumu düşünen bir arkadaşım var. Hani şu pazar gecesi tesadüfen sevgilisi oradan geçerken yanımıza gelen.. Hah işte o! Şimdi de ben şöyle düşünüyorum o çok şanslı benim şansım yerlerde sürünüyor.Yani tek bir konuda bu böyle ama olsun, çekilmiyor şanssızlık.
Gerçi çok şanslı olduğunu düşünen biri olmadım hiç.
Hatta şanssızlığıma inanır kabullenerek yaşarım.
Ben en büyük şansımı doğarken bu anne babanın benim olmasıyle kullandım.
Bir de şöyle bir olay olmuştu. Bir arkadaş benim olduğum bir çevrede otobüs bekliyordu. Benim gelmemi istemişti yanına. Ben de kesin ben gelirken otobüsünün geleceğini boş yere ortada kalacağımı söyleyip gitmemiştim. Ama kız normalde çok otobüsün geçtiği bir yerde 30 dk dır bekliyordu. "Öyleyse geldiğini düşün de gelsin!" diye mesaj attı bana.
Ben de dediğini yaptım. "Psikolojik olarak geliyorum oraya." dememden 1 dk sonra "Geldi sağol." diye mesaj aldım.
Artık siz düşünün nasıl ballı insanım!
Bu arada mouse umun pili bitiyor, ühühühü... Kim kalkıp koridordaki dolaptan taaa alacak pili de gelip takacak? Hayat çok acımasız. Ayağa kalkabilsem mutfağa gidip buzdolabına girmeyi planlıyorum zaten. Dermanım olsa yapacağım ilk iş bu.
Immm... Buzdolabında güzel bir muffin 'kim beni mideye atacak' diye bekliyor. Onu düşünürken beynim karıncalanmaya başladı. Nasıl bir varlığım ben ya, yiyeceklere aşıkmışım gibi hislere giriyorum düşünürken onları yemeyi.
Ama bir saniye annem onu başkasına ayırmıştı değil mi.
Ben hiç yaramaz bir çocuk olmadım olsaydım eğer şimdi kalkıp onu hiç düşünmeden hüpletirdim.
Ana kuzusu da değilim tabii ama kurallara uymak prensibimdir. Ve ailemin yerleştirdiği güzel huylara da bağlıyımdır.
mesela birkaç ilke göstereyim:
  1. Evde bir yiyecek ve içecekten sınırlı miktarda kaldı ise sormadan düşünmeden onu yeme, başkası yiyecek olabilir veya misafir gelebilir!
  2. Aldığın eşyayı yerine koymalısın. Yoksa çöpe bile gidebilir. Lakin babam yerdeki çantamı gördüğünde "bunun burda işi ne?" dediğinde ona "lüzumsuz ya istersen at çöpe gitsin." diye karşılık verdim cidden çantanın çöp poşetinde durduğunu gördüm. Neyse ki başk çöp yoktu içinde.
  3. Bilgisayar ve TV aynı anda idare edilmez. Birinden birini seç! Ben de seçtim Tivibu kurdum PC ye misler gibi geçinip gidiyoruz tivibıdıkla ^_^
Şimdilik bu kadar madde yeter. Daha madde yazmam gerektiğini düşünecek olursam hepsini topladığım bir anayasa taslağı oluşturup yayınlarım.
"2012 Naryaco EV ANAYASASI "
Yok daha neler...
Yine de olabilir... Kendimden her şeyi beklerim.
Ne de olsa...
Bizim gibi delilere her gün bayram!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder